Onlar gece ve gündüzdü. Birbirlerini görecekleri gün batımı ve doğumu en değerlisiydi. Yavaş yavaş karışıyorlardı birbirlerine adeta birbirlerinde eriyorlardı. Aslında kimse gitmiyordu biri diğerine dönüşüyordu. Birbirine dönüşürken nefes ciğerlerinden nasıl hücrelerine akıyorsa öyle sızıyorlardı diğerinin içine. O anlar aynen yüksek oksijenli temiz havanın yaydığı sarhoşluk gibi tatlı ve rahatlatıcıydı. O yüzden çok yavaştı, yavaşladıkça o